Hoppa Gelinim! (Salih 55 Y., Isparta)
Oğlumu
evlendireli birkaç ay oldu. Gelinim Arzu 22 yaşında, mahallenin en
güzel, alımlı, biraz da hoppa bir kızıydı. Biz daha
çok kapalı, evine bağlı yetişmiş bir ev kızı
istiyorduk ama olmadı. Onlara tuttuğumuz ev biraz mahallenin
dışında kalıyordu. Eski bir komşumun tek katlı,
gecekondu tipi eviydi. Gücümüz ancak buna yetmişti. Oğlum Serhat yeni
girdiği firmada satıcı olarak çalışıyor, haftada
en az üç gün şehir dışında oluyordu. Arzu da yalnız
kalmaktan çok korkuyordu, zaten biz de istemiyorduk. Evini bırakıp
bizde kalmak istemedi. Önceleri bizim küçük kız kaldı, ama oradan
dolmuşa yetişip okula gitmesi zor oldu. Hanım kalınca da bizim
evdeki düzen bozuluyordu. Ben müsait olduğum için görev bana kaldı.
İlk gittiğim
gün daha hava kararmamıştı. Arzu mutfakta yemek yapıyor,
bense gazete okuyordum. Bulunduğum yerden Arzu'yu görebiliyordum.
Saçlarını atkuyruğu yapmış, üzerine önden düğmeli
dizlerinin altına gelen mavi bir elbise giymişti. Birden yere
düşen bir tencerenin sesi geldi. Tüm yemek yere dökülmüştü. "Şimdi
temizlerim!" diyerek banyodan bez aldı geldi. Yere
eğildiğinde elbisenin eteği götüne kadar
sıyrılmış, bacaklarının arasından beyaz
külotundaki amının kabarıklığı ve bembeyaz
bacakları ortaya çıkmıştı. Önce bakmamaya
çalıştım, ama bakılmayacak bir manzara değildi. Arzu
ise sanki ben yokmuşum gibi silmeye devam ediyordu. Ben gazetenin üstünden
onu seyrediyordum. Her eğilişinde üstten memelerini görebiliyordum.
Bazen arkasını dönüyor, götünü havaya kaldırıyor, götüne
kadar sıyrılmış eteğin altından
baldırlarını bana sunuyor, sanki bakmam için özellikle
yapıyordu.
Yarağım
dimdik olmuştu. Gazeteyi kendime siper ederek, pantolonumun üstünden
yarağımı sıvazlamaya başladım. Bir kere daha bana
külotunu ve amını gösterdiğinde küloduma boşalmıştım
artık. Tam o sırada kalktı ve salona girerek her yeri
temizlediğini söyledi. Biraz sonra yemek yerken artık ona farklı
bakıyordum. Gözüm, yürürken götünde ve bacaklarında, elbisenin
düğmelerini yırtacakmış gibi duran iri memelerindeydi.
Saat 22:00 gibi, "Ben
yatıyorum, iyi geceler!" dediğinde, ben dışarıda
bir sigara içip geleceğimi söyleyerek dışarıya
çıktım. Ani bir kararla evin arkasına geçtim. Onun yatak
odasının önüne geldim. Evin bu tarafında, yakında hiçbir ev
yoktu. Perdede küçük bir aralık vardı. Arzu'yu içeride olduğu
gibi bu aralıktan görebiliyordum. Önce saçlarını açtı. O
simsiyah uzun saçları beline kadar geliyordu. Elbisesinin düğmelerini
açtı ve çıkarttı. Sutyen ve külotu ile kaldığında
aynada şöyle bir kendine baktı. Sonra sutyenini çıkartmak için
elini sırtına götürdüğünde ben pantolonumun önünden
dışarıya çıkarttığım yarağımı
daha hızlı sıvazlıyordum ona bakarak. Memeleri iri
olmasına rağmen dimdik duruyorlardı. Kahverengi meme uçları
dimdikti. İki eliyle memelerini kavrayıp sıktı kendine aynada
bakarak, sonra dönüp aynada götüne baktı. O an öyle bir
fışkırttım ki, Arzu'nun odasının camına
yapıştı döllerim.
Ertesi sabah
kahvaltıdan sonra, o gün bir işim olmadığını,
orada biraz daha kalacağımı söyledim. Amacım onu biraz daha
seyredebilmekti. O da bugün çamaşır yıkayacağını
söyledi. Çamaşır makinesi yeni olmasına rağmen
bozulduğu için çamaşırları kapının önünde
leğende yıkıyordu. Hava almak için kapıya
yöneldiğimde, kapının aralığından onu gördüm,
bacaklarını iki yana açmıştı. Üstündeki elbisesini de
sıyırdığından bacakları tümüyle gözler önündeydi,
kasıklarının arasındaki beyaz külotu ve amının
kabarıklığı görünüyordu. Her eğilişinde memeleri
ileri geri sallanıyor ve üstten açık iki düğmenin arasından
neredeyse yarısı gözüküyordu. Onun bacaklarını seyrederek
orada pijamamın içine boşaldım. İçeriye giderek sedire
oturdum zaman geçirmek için ve gazete okumaya başladım. Biraz sonra
çamaşırı asmak için evin arka tarafına geçeceğini
biliyordum ve o manzarayı kaçırmak istemiyordum.
Biraz sonra
dışarıdan ayak sesleri geldi, yatak odasının
arkasında asacaktı çamaşırları. Evin o kısmı
biraz çukurda kalıyordu. Hemen onun odasına gittim. Tül perdenin
arkasından tamamen görebiliyordum. Sepete çamaşır almak için her
domalışında külotu göt yarığının arasına
girdiği için bembeyaz götünü tamamen açıyor, tüm baldırları
ve o güzel bacaklarını bana gösteriyordu. Tabi o beni göremiyordu.
Ben zevkle onu seyrederken yarağımı çıkartmış 31
çekerken, sağ tarafta iki kişi gördüm. Toprak yükseltinin
arkasına yatmış, gizlice onu seyrediyorlardı. İki genç
mahalleliydi bunlar. Ani bir hareketle saldırdılar Arzu'ya. Bir
boğuşma oluyordu. Arzu yere düştü. Tam ikisi onun üzerine
eğilmişlerdi ki, ben bağırarak evden
dışarıya doğru koştum. Oraya vardığımda
her ikisi de çoktan uzaklaşmışlardı.
Arzu yerde
baygın vaziyette yatıyordu. Elbisesinin önü
yırtılmış, bir memesi dışarıdaydı,
eteği göbeğine kadar sıyrılmıştı.
Adamların indirdiği beyaz külotunun arasından amının
minik kılları gözüküyordu. Memesini tutarak elbisesinin içine soktum,
eteğini düzelttim. Onu kucaklayarak kaldırdım ve eve götürdüm.
Yatağına yatırdım. Halen baygındı. İçimdeki
şeytan bana bu fırsat bir daha ele geçmez diyordu. Ani bir kararla,
elbisesinin önünü açtım. Sutyenini çıkarttım, külotunu indirdim.
Şimdi yatakta çırılçıplak yatıyordu. Sonra onu
yüzükoyun çevirdim. Tüm vücudunu okşamaya, ellemeye başladım.
Götünü avuçluyor, ellerimi bacaklarının üzerinde gezdiriyor,
amını okşuyor, sonra sırtından yukarılara
saçlarını okşuyordum.
Arzu'nun
yatışı beni deli etmiş, yarağım dimdik
olmuştu. Çırılçıplak soyundum. Yatağa
çıktım. Arzu'nun altına yastık koyup götünü havaya
kaldırdım. Amı tamamen yarağımın
hizasındaydı. Yarağıma tükürerek, önce
başını yavaşça, sonra tüm yarağımı
amının deliğine soktum. Günlerdir bu ama sik girmediği için
çok dardı, yarağımı sıkıca sarıyordu. Müthiş
bir zevk alarak sikiyordum. Tam boşalmak üzereyken, tam gözümün önünde
duran minik göt deliği dikkatimi çekti. Hiçbir kadını götünden
sikmemiştim. Bu tam fırsatıydı. Yarağım zaten kaygandı.
Başını Arzu'nun göt deliğine bastırdım.
Zorlandı, ama sonunda başı girdi. Burası amından daha
sıkı ve daha güzeldi. Epey bir uğraşarak dibine kadar
soktum. Götünde henüz birkaç kez git gel yaptım ki, sarsılarak içine
boşaldım. Yarağımı geri çektiğimde halen dimdikti
ve üzerine döllerim yapışmıştı.
Daha işim
bitmemişti. Arzu'yu yatakta sırt üstü çevirdim bu kez. Halen
baygın yatıyordu. Eğilip her iki memesini emmeye
başladım. O kadar hızlı emiyordum ki, zaten sivri olan meme
uçları iyice dikilmişlerdi. Yarağım kazık gibiyken 31
çekmeye başladım ve kısa sürede memelerinin üstüne
boşaldım. Arzu uyanmadan onu giydirmem gerekiyordu. Külotunu,
sutyenini ve elbisesini tekrar giydirmem oldukça zor oldu. Gidip içeriden
kolonyayı getirdim. Yanaklarını ve alnını ovalarken
yavaşça kafasını hareket ettirdi ve gözlerini açtı. Bana
meraklı gözlerle baktı ve sonra o serserilerle olan olayı hatırlayıp
ağlamaya başladı.
Ona
korkmamasını, yanında olduğumu söyledim. Hafifçe
doğrulup, bana sarıldı. Hıçkırarak ağlıyordu.
Saçlarındaki koku benim yarağımı tekrar
ayaklandırmıştı. Kendisine ne olduğunu sordu. Ben de
içeriden hiçbir şey duymadığımı, ona gazetenin nerede
olduğunu sormak için seslendiğimi, cevap alamayınca bakmaya
çıktığımı ve onu bu halde yerde yatarken
bulduğumu ve buraya taşıdığımı
anlattım. Arzu o iki genç tarafından tecavüze
uğradığını düşünüyordu, oysa gerçek çok
başkaydı. Bunu kimin yaptığını görüp
görmediğini sordum.
Görmüştü.
Serhat'tan önce peşinde dolaşan mahallenin serserilerinden birisiydi
ona saldıran. Ben polise gitmeyi önerdim, ama Arzu, Serhat'ın bu
olayı duyacak olursa mutlaka o serseriyi öldüreceğini ve bunu hiç
istemediğini söyledi. Bu aramızda bir sır olarak
kalmalıydı, annesi de Serhat da duymamalıydı.
Yıkanması gerektiğini söyleyerek yatakta doğrulmaya çalıştı.
Ama ayağa kalkınca sendeledi. Onu kolundan tutup banyoya doğru
götürdüm. Zorlukla yürüyordu ve bir yandan da ağlıyordu. Onu banyoda
klozetin üstüne oturttum, elbisesinin önündeki, daha demin iliklediğim
düğmeleri çözmeye başlarken elimi tuttu. Utanmıştı,
fakat hiç gücü olmadığından ve ben kesin kararlı bir sesle
benden utanmaması gerektiği söylediğimde kendisini tamamen
bıraktı bana.
En son sutyenini
ve külotunu çıkarırken yarım saat önceki manzara aklıma
geliyor, onu öpmekten kendimi zor alıkoyuyordum. Memelerinin üzerindeki
döllerimi fark edince yeniden ağlamaya başladı. Bunun
adamların dölü olduğunu sanıyordu. Ona
ağlamamasını söyledim uzun uzun. Sonunda, "Tamam!"
diyerek sakinleşti. Dimdik olmuş yarağımı zor
saklıyordum. Arzu öylece orada otururken, vücudunu sabunlamaya
başladım. Boynunu, memelerini, sırtını,
amının kıllarını, apış arasını,
götünü sabunladım. En son bacaklarını sabunlarken pantolonumun
içine boşaldım. Arzu önüne baktığı için hiçbir
şey hissetmedi. Onu en son durulayıp, kurulanıp giyinmesini
söyleyerek banyodan çıktım. Hayatım da böyle hızlı bir
gün yaşamadığımı düşünüyordum çıkarken.
Akşam
yemeğinde hiç konuşmadık. Arzu artık kendisine
gelmişti, yemek yerken ara sıra bana gözlerini dikiyor, dalıp
gidiyordu. Ben de ona gülümsüyordum. Yatmaya gitmeden önce, ben salonda
otururken yanıma geldi. Bana çok şey borçlu olduğunu, bensiz
bunu çok zor atlatabileceğini söyledi. Geldi bana sarıldı, bir
yandan teşekkür ediyor, bir yandan ağlıyor, bir yandan dimdik
memelerini göğsüme bastırıyordu. Onun başını iki
elimin arasına alıp, alnını, yanaklarını,
gözlerini öpmeye başladım sakinleştirici sözler söyleyerek. Bu
arada dudaklarımız da birbirine değmişti. Ayrılıp
yatmaya gitti. Odasına girerken dönüp tekrar bana baktı ve iyi geceler
diledi. Biraz sonra ben de kapıları, pencereleri kontrol edip
yattım.
Yarım saat
geçmemişti ki, yattığım odanın kapısı
açıldı yavaşça. Ben karanlıkta pencereden
dışarıyı, sokağın
ışıklarını seyrediyor, sigaramdan son nefesi
çekiyordum o sırada. Arzu hiçbir şey söylemeden içeriye girdi.
Yalnız yatmaktan korktuğunu, burada benimle yatıp
yatamayacağını sordu. Ben hiçbir şey söylemeden,
yorganı açıp onu buyur ettim. Yorganın içine girdi. Bana
arkasını döndü. Yatak iki kişinin yan yana, sırt üstü
yatacağı kadar geniş değildi. Ben de ona doğru yan
döndüm. Artık ok yaydan çıkmıştı. Önümü götüne
dayadım, sağ elimle de karnının üstünden kucaklayıp
kendime çektim. Burnumu saçlarına gömdüm. Kokusu benim
yarağımı uyandırmaya yetmişti. Dimdik olmuş
yarağımı düzelterek boylu boyunca götünün
yarığına yerleştirdim. Elimi geceliğinin içine sokup,
memesini avuçladım ve ucunu iki parmağım arasında
sıkmaya başladım. Bir yandan da yavaşça yarağımı
yukarı, aşağı hareket ettiriyordum.
Arzu önce hiç
kımıldamadan öylece durdu, ben kalkıp gideceğini
düşünürken bana döndü. Dudaklarımız birleşti. Çok güzel ve
şevkle öpüşüyordu. İkimiz de üstümüzde ne varsa
yırtarcasına çıkartıp çırılçıplak kaldık.
Tenimiz birbirine değiyor, dudaklarımızı bırakmadan
ellerimiz bir diğerinin tenini okşuyordu. Arzu yorganın
altında, yarağımı sıkı sıkı
kavramış bırakmıyordu. Sonra yorganı açtı.
Pencereden içeriye giren ay ışığı onun çıplak
pürüzsüz teninde yakamozlar oluşturuyordu. Ben sırt üstü yatarken
ters dönüp üstüme çıktı, yarağımı kavrayıp,
iştahla yalamaya, emmeye başladı. Tam burnumun üstünde duran
amından gelen kadınlık kokularından bayılacak
gibiydim. Amının dudaklarını ağzıma alıyor,
teker teker emiyor, dilimi amının içinde gezdiriyor oradan göt
deliğine kaydırıyordum...
Arzu bir
yılan gibi sessizce üstümde ters döndü ve yarağımı
amının içine aldı. Yatakta yüz yüze, kucak kucağa oturuyor,
ben onun meme uçlarını emerken o da ensemi kulaklarımı
okşuyordu. Üstümde ata binen bir jokey gibiydi, göt yanaklarını
sıkı sıkı avuçlamıştım. İnleyerek
yarağımı amında götürüp getiriyordu. Öylesine
coşmuştu ki, bir ara, "Ohhhh!" diye yüksek perdeden bir
inilti odanın duvarlarını çınlattı. İkimiz
aynı anda inleyerek boşaldık...
Hayatımın sikişmesiydi
bu ve ne yazık ki karşıma oğlumun karısı
çıkmıştı!
[Salih]
|