Nasıl Yani? (1) (Kerim 31 Y., İzmir)
İsmim Kerim.
31 yaşında, İzmir'in Torbalı ilçesinde yaşayan, 1.80
cm boyunda, 85 kiloda biriyim. Uzun yıllar özel şirketlerde
çalıştıktan sonra, iktisat eğitimini aldığım
iş üzerine kanalize oldum. Hem şirkette çalışıp, hem
de yatırım danışmanlığı yapıp, son üç
yılda kripto para borsası, İstanbul borsası, Dow Jones, Nikkei
gibi borsaları takip ederek hatırı sayılır bir servet
yaptım. Şirketten istifa edip, evime yakın bir büro tutup,
düzenimi kurdum. Karıma, "Çalışma!" dememe rağmen,
devlet memuru olduğu için işine devam etti. Oğlumuz ortaokula
gidiyordu. Geceleri geç saatlere kadar dünya borsalarını izliyor,
yatırımlar yapıyor, sonra da neredeyse borsa açılana dek
uyuyor, ama muazzam kazanıyordum.
Bir sene sonra, karıma,
bir müstakil ev yada villa yaptırmak istediğimi söylediğimde,
işlerin o kadar iyi gittiğini bilmediğinden sapıttı.
Yeniköy yolunda havuzlu bir villa yaptırıp taşındık.
Sırf evden çıkmak için büroyu elimde tuttum. Bu arada karıma
işe gidip gelsin diye sıfır bir araba alıp, kendime de son
model bir arazi aracı aldım. Taşındıktan
sanırım 2 hafta sonra bir Salı günü büronun zili çaldı.
Oturduğum yerden kameralara baktım. Bu ani zenginleşme
karşısında kanunsuz birilerinin haraç istemesini engellemek için
apartman girişinden büronun her odasına kadar gizli kameralar
döşetmiştim.
Laptop
ekranından baktığımda, kafası önünde bir kadın
vardı kapıda. Kim acaba deyip otomata bastım oturduğum
yerden. İçeri girip, "Merhaba?" deyince tanıdım. Çıktığımız
evin üst dairesinde oturan Elif'ti. "Hoşgeldin Elf!" dedim.
Oturttum, soda ikram ettim, çayla falan uğraşamazdım. Sadece bir
kez eşimle balkonda alkol alırken yukarıdan kafasını
uzatıp, "Afiyet olsun!" dediğinde eşim davet
etmiş, bir fabrikada bakım sorumlusu olduğunu
öğrendiğim kocasıyla gelip birer kadeh şarap içip
gitmişlerdi.
Kısa bir
hoşbeşten sonra, Elif ağzındaki baklayı
çıkardı, "Senin borsaya yatırım
yaptığını duymuştum eşinden, benim biraz babamdan
kalan param var, onları Cumhuriyet altını yaptım. Fakat
uzun süredir yerinde sayıyor. Bozdurup Dolar aldım, sana versem benim için de yatırım
yapar mısın?" dedi. Bugüne dek kimseye bunu
yapmamıştım. Akrabalara, yakın arkadaşlara kendimce
tüyolar verirdim, ama kimsenin parasını alıp o riske
girmemiştim. Uzun süre gözlerim duvardaki dev ekranlarda, zaman zaman
masadaki 3 adet (biri özel) laptopta, bu işin risklerini, bir gecede
zengin olup bir gecede batanları, bu vebalin altına
giremeyeceğimi anlattım.
İşte o
an, kocasının kumar sorunu olduğunu, sürekli ganyan ve
sayısal oynadığını, çok borçlarının
olduğunu anlattı. Zaten taşınmadan önce birkaç kez
postacının getirdiği icra tebligatlarına denk
gelmiştim. Lanet olsun içimdeki insan sevgisine deyip, "Tamam, getir!
Ama kazanç kadar kayıp ta olasılık, unutma!" diye de
tembihledim. Gidip yarım saat sonra geldi ve 3.750 Doları masaya koyup, "Aslında
50 tane altın vardı, ama Mehmet'ten ancak bu kadar
kaçırabildim, diğerlerini satıp satıp kumarda kaybetti!"
dedi ağlamaklı bir sesle...
"Nasıl
haber vereceğim sana?" dediğimde, telefon numarasını
söyledi, "Whatsaptan yazarsın, olur mu?" diye. "Bak Elif,
yarın öbürgün kocan duyar, görür, okur, ne deriz evdekilere?" dedim. "Ne
yapalım, açıklarım o zaman gelirse, kötü bir şey
yapmıyoruz ki Kerim! Ben sadece hayatımı kurtarmaya, çocuğuma
gelecek sağlamaya çalışıyorum!" dedi...
Kadın
şanslıydı. Yumurtaları ayrı sepete koyma yoluna gidip,
Borsa ve kripto paraya yatırdığım parası, Cuma
akşamı piyasaların kapanışında, dört kat
değer kazandı. Mesaj attım, "Müsaitsen ara!" diye. İki
dakika sonra arayıp, kısık sesle, "Mehmet gece
vardiyasına gidecek, içerde uyuyor, ne oldu?" dedi. "Hiiiç, paran dörde
katlandı, 15.625 Dolar oldu da onu söylemek istedim!" dedim. "Ciddi olamazsın,
3 günde mi?" dedi, ama sesi titriyordu. Kazanmanın verdiği zafer
hissi ve adrenalin iyi bilirdim bu duyguyu...
Eve gittim. Karımla
yedik içtik, sohbet, muhabbet, güzel bir sevişme sonrası
çalışma odama geçtim. Elif'ten mesaj geldi. "Uyudun mu?" yazmış.
Yarım saatten fazla yazıştık. En son Elif, "Hadi ben
seni tutmayayım, sen paralarımıza para kat! Öptüm!"
yazdı. "Ben de seni öptüm!" yazdım. "Pardon
alışkanlık :)" yazdı. Ben de, "Herkesi öpüyor musun
böyle :)" yazdım. "Aşk olsun, benden bekler misin?" yazdı.
Ben de, "Haa, bana özel öpücükse sorun yok :)" yazdım. "Evet
sana özeldi, iyi geceler :) yazdı. Ertesi gün 11:00'de uyandım.
Kahvaltı vs. derken, karım oğlana kıyafet alacaklarını,
baldızlarımla beraber Gaziemir'e AVM'ye gideceklerini söyledi ve "Beraber
gidelim!" dedi. İşlerim olduğunu biliyordu. "Siz
halledin!" dedim.
Saat 13:00 gibi
Elif'ten mesaj geldi. "Büroda mısın?" diye. Cumartesileri
gitmezdim, ama, "Geleceksen giderim!" yazdım. "Geleyim mi?"
dedi. "Gel!" yazdım. Yarım saat sonra bürodaydım.
Pastaneden birşeyler aldım, tatlı tuzlu. Çay
makinasını çalıştırdım. Saat 14:00'de Elif geldi.
Tarifim üzerine gidip iki çay koydu. Birşeyler
atıştırdık. "Mehmet nerde?" dedim. "Sabah
iş çıkışı ganyana gider. İddiasını,
sayısalını, ganyanını oynar. 12:00 gibi eve gelir,
yemek yer, yatar. Akşam 20:00 gibi uyanır. 23:00'e kadar küfrede
küfrede sonuçlara bakar. Bazen üç beş kuruş kazanır havaya girer,
ertesi gün iki katını kaybeder küfrede küfrede servise gider!"
dedi.
"Eee, bu
anlattığın sürelerde ne sana ne de oğluna
ayırdığı bir zaman yok?" dedim. "3 yıl önce
bu işe girmeden önce öyle değildi. Ama artık maalesef öyle!"
dedi. "Ne olacak böyle?" dedim. "Bilmiyorum, ben de bıraktım
artık ucunu!" dedi, sonra da, "Eee, ekranlar kapalı?"
dedi. "Bugün borsa kapalı, Coinlerde de zaten herşey anlık,
istediğimde bakarım, şimdi dikkatim sende! Amaaaaa..."
dedim, Kripto para laptopuma bakıp, "Biz burda sohbet ederken 1.875
Dolar daha kazandın!" dedim. Elif, "NASIL YANİ? Ciddi misin?"
deyip kalkıp masanın benden tarafına geldi. Ekranı görmek
için masaya dirseklerini koyup çenesini avuçlarına koydu.
O an ekrandan ona
portfoyünü anlatıyordum. Elimi beline koydum. Kafayı çevirip
gülümseyerek bana baktı ben anlatmaya devam ederken. İnce yazlık
rengarenk çiçeklerle dolu bol bir etek giymişti. Elimi eteğin
altına sokup bacaklarından yukarıya doğru
okşadım. "Yapma..." dedi, ama (Devam et!) der gibi. "Pardon!"
deyip elimi çektim. Ama pozisyonunu bozmayıp, "Anlatsana biraz daha!"
dedi. Anlatmaya başladım yine, ama içimden bir ses (Devam et!)
diyordu. Kalçalarına ulaştığımda kalçası
istemdışı titredi. Eteğini beline kadar
sıyırıp, kalçalarını okşamaya başladım.
Normal siyah bir külot vardı. Ben birkaç dakika hafif hafif
okşadıktan sonra birden doğruldu ve "Yapma dedim sana!"
deyip, çantasını kaptığı gibi kapıyı
çarpıp gitti. Hiç endişelenmedim. Kimseye anlatamazdı
nasılsa :)
Pazar günü ailemle
Güzelbahçe'de muhteşem bir yemek yedik. Pazartesi piyasalar kötü
açıldı. Ama yaptığım küçük hamlelerle
kayıpları başka kanallarla kapatıp günlük
harçlığımı kaptım :) Öğleden sonra saat 15:30
gibi kapının zili çaldı. Elif gelmişti. Açtım
kapıyı. "Merhaba!" deyip şirinlik yapıyordu. Bu
kez trip sırası bendeydi, "Bak, böyle habersiz gelme, bazen nadiren
de olsa iş çıkışı karım uğruyor!"
dedim. Suratını asıp, "İstemezsen bir daha gelmem! Mehmet
16:00 - 24:00 çalışıyor da, o servise çıkınca bir
uğrayayım dedim!" dedi. "Öyle mi? Ne zaman istersen gel,
ama habersiz gelme!" dedim, sonra da, "Bugün haberler kötü!"
dedim. "Ciddi misin?" dedi. "Evet!" dedim. "Ne kadar
kayıp var?" dedi. "Gel!" dedim. Gelip ekrana bakmaya
başladı. Yine aynı pozisyondaydı, yine bol ince siyah
fırfırlı bir etek giymişti diz hizasında.
Şaka
yaptığımı, küçük de olsa kazancı olduğunu
söyledim. Bir elimle ekrandan gösterirken, diğer elimi yine etek
altına kaydırdım. Kalçalarını okşayarak ekranda anlatıyordum. İki parmağımı amına
doğru indirdim külodunun üstünden. Çok hafif bir, "Immmhhh!"
çıktı dudaklarının arasından. Bir dakika kadar külot
üstünden okşadıktan sonra parmaklarımla ağ
kısmını yana çekip, parmaklarım tenine değdiğinde,
parmaklarını prize sokmuş gibi titredi. Sırılsıklamdı
amcığı, parmaklarımı hiç içine sokmadan sadece
okşuyordum. Elif arada ekrandan birşey gösterip, "Bu ne? Şu
ne?" diyordu dudaklarını ısırarak. Anlatıyordum
kısaca.
Orta
parmağımı amının içine
kaydırdığımda gözlerini kapatmış,
dudaklarını ısırıyor, burun deliklerinden derin derin
soluyordu. Koltuğumu geriye doğru çekip tam arkasına getirdim,
eğilip amcığına dilimi sürtüp içine kaydırdım
dilimi, parmaklarımla am dudaklarını ayırıp,
amını yalamaya başladım. Daha dilim girer girmez titreyerek
kasılmaya, "Evet, evet, eveet!" diye inleyerek orgazm olmaya başladı.
Hiç kesmeden yalayıp dilimle sikerek, akan am sularını içmeye
devam ettim...
Öne çekilip
eteğini indirdi ve "Kusura bakma çok doluydum!" dedi. "Önemi
yok! Neden doluydun o kadar?" dedim. "Evelki gün kalçalarıma
dokunduğun an ıslandım, o andan beri de hiç kurumadı desem
yeri var!" dedi. Elinden tutup kucağıma oturttum.
Dudaklarını dudaklarıma alıp, kıvırcık
kendinden kızıl saçlarını koklayarak, eteğinin
altından dizlerinden kalçalarına kadar okşamaya
başladım. Tişörtünü çıkartıp, kulak memelerinden
yanaklarından boynundan sütyenine kadar indim. Bacaklarını
açtırıp, bu kez külodunun içine soktum elimi,
amcığını parmaklamaya başladım. Kendi eliyle
sütyenini çözdü ve çıkarıp attı. Göğüs uçlarını
dilim ve dudaklarımla ezerken, kolumla belinden kavramıştım,
iki parmağım amına yarak gibi girip çıkıyordu...
Elif göğüslerini
avuçlayıp daha fazla ağzıma bastırarak, "Isır!"
dedi. Uçlarından başlayıp altına kadar her santimine küçük
ısırıklar atarken, yine kasılıp, "Evet, evet,
eveet!" diye inleyerek amcığını parmaklarıma daha
çok bastırıyordu. Kafasını geriye doğru
atmış, "Ohhh, evet, ohhh, evet!" diyor, her
ısırığımda sesi daha çok yükseliyordu. Ardı
ardına orgazm oluyordu parmaklarımla...
Birkaç dakika
boynuma yattı, boynumu öpüyordu küçük küçük. Ben parmaklarımı
çekmemiştim, amı vıcık vıcıktı. Elif ayağa
kalkıp eteğiyle külodunu çıkardı ve "Şimdi sikini
içimde istiyorum!" dedi. Ben de kalkıp pantolonumu ve boxerimi
çıkardım. Masaya ellerini dayayıp, sırtı bana dönük
şekilde kucağıma oturdu. Hiç dokunmadan, götünü kıvıra
kıvıra amına aldı yarağımı. "Ohhh, çok
büyük, ohhh, çok kalın, doldurdun içimi!" diyor, masadan
aldığı kuvvetle kalçaları kasıklarıma vura vura
oturup kalkıyordu kucağımda...
Ellerimi öne uzatıp
göğüslerini avuçladım. Isır dediğine göre acıdan
hoşlanıyor, sert sikişmeyi seviyordu. Göğüs
uçlarını parmaklarımla eziyor, çekiştiriyordum. "Ohhh,
acıyor, ohhh!" diyerek daha hızlı oturup kalkmaya
başladı. Bir elimi göğsünden çekip kalçalarını sertçe
tokatlamaya başladım. Diğer elim göğüs ucunu
koparacakmış gibi çekiştirirken, "Canımı yak, ohhh,
canımı yak!" diye diye orgazm oluyordu. Kalçalarında elimin
izi çıkmış, resmen parmak uçlarımın değdiği
yerlere kan oturmuştu...
Sonunda ben de dayanamadım
ve "Geliyorum!" dedim. Hemen yarağımdan inip, "Üzerine
boşalacağın bir şey var mı?" dedi. Çekmecede, masanın
tozunu silmek için falan bulundurduğum bir rulo kağıt havlu
vardı, birkaç yaprak koparıp serdim bacaklarıma. Elif de yarağıma
otuzbir çektirip kağıt havlunun üzerine boşalttı döllerimi.
İkimiz de temizlendikten sonra kucağıma oturup, "Ben hayatım
boyunca toplam bu kadar orgazm olmadım!" dedi ve beni öpücüklere
boğdu.
Sonra, "Yakalanmadan gideyim mi ben?"
dedi. Ona götünü gösterip, "Moraracak, nasıl
açıklayacaksın kocana?" dedim. "Açıklamak zorunda
değilim, 6 aydır eli elime değmedi!" dedi giyinirken. Giderken de, "Sabah 9:00'da
oğlanı okuluna bırakıyorum, 9:30 gibi burda olurum, gelip
sana Çay demlememi ister misin?" dedi. "Tamam!" dedim.
[Kerim]
|