Tatlı Komşum! (5) (Furkan 31 Y., Manisa)
Ertesi gün
öğlen yemeğinden sonra havuza doğru yürürken, sanırım
Rus, iri yarı bir adamın gülümseyerek Ebru'ya selam verdiğini
gördüm. Belki yanlış görmüşümdür dedim. Bir saat kadar
havuzda yüzerken adamın ve yanında süpermodel bir kadının
karşıdaki şezlonglara oturduğunu gördüm. Kadın direkt
bikini (pardon ipkini) üstünü çıkarıp Toppless güneşlenmeye
geçti. Kadın sanki, Buranın en güzeli benim, var mı meydan
okuyan? der gibiydi. 5 yaşlarında bir kız çocuğu vardı
yanlarında, animatörler aldı.
Havuzdan
çıkıp, Ebru, karım ve ben şeklinde
sıralandığımız şezlonglara uzanıp güneş
gözlüğümü taktım etrafı kesmeye başladım. Adam sürekli
Ebru'ya bakıyor, Ebru da kaçamak olarak adama karşılık
veriyordu. Bu beni kızdırmaktan çok tahrik etti, çünkü ben de onun
karısının göğüslerinden gözlerimi alamıyordum.
Göğüs uçları resmen başkaldırmış yukarı
doğru bakıyor, göğsü uca doğru yukarı
kıvrılıyordu, hani füze gibi denir ya...
O ara karım
hareketlendi. "Ne oluyor?" dedim. "Sanırım regl
oluyorum, dünden beri az bir ağrım vardı, ben odaya gidip geleyim!"
dedi. Eyvah yandık, eşimin regl ilk 2 gün fena sancılı
oluyor ve en az 6-7 gün sürüyordu. Tatil burnumuzdan gelecek diye
düşündüm. Karım gidince, Ebruya, "Ne o kız, herif seni gözleriyle
sikiyor?" dedim. "Sorma hayatım, akşam hani animasyon
esnasında bira almaya gittim ya, bu herif bardaydı, bana
sırasını verdi, gülümseyip teşekkür ettim. Birşeyler
söyledi. Barmen de tercüme etti. Ne mutlu, sıra beklerken manzaram
sizsiniz mi ne demiş. Gülümseyip teşekkür ettim. O saatten beri adam
heryerde, sabah kahvaltıda tam karşımda çaprazda, sonra havuz da
karşımda, öğlen yemeğinde karşımda, yemek
alırken ensemde, sabah kahve makinasının orda dayayacak kadar
yaklaştı nerdeyse!" dedi.
"Ne o, zevk
mi aldın?" dedim. "Baştan korktum, ama şimdi
cayır cayır yanıyor amım! Karısı süper güzel, adam
bana niye bakar ki?" dedi. "Sen de en az karısı kadar
güzelsin yavrum! Eeee, ne olacak şimdi? Adam bir hafta peşinden
ayrılmaz, ya bir kuytuda bastırırsa, baksana ilk sabah
sıkıştıracakmış!" dedim. "Bilmiyorum,
sen ne dersen onu yapacağız. İstersen denize gidelim bugün, hem
uzaklaşmış oluruz?" dedi. "Bakalım! Ama tahrik
olduysan devam et biraz istersen, hem tatil renklenir!" dedim. "Ciddi
misin?" dedi yüzüme bakıp. "Çok ileri gitmeden!" dedim
gülerek. "Tamam!" dedi.
Havuza girip biraz
yüzdük, tabii şakalaşarak. "Söndü mü biraz ateşin?"
dedim amını işaret edip. "Nerdeee! Ancak sokarsan
alırsın ateşimi, sikmen lazım!" dedi. "Kim
alevlendirdiyse o söndürsün!" dedim gülerek. "Söndürtürsem görürsün!"
dedi, güldü. İkimiz de şaka yapıyorduk güya, ama alttan alta da
merak, tahrik herşey vardı. Tam o sırada kadın kalkıp
sıcak tarzı bir hareketler yaptı kocasına ve havuza
atladı. Kadın senkronize yüzmeciydi kesin, suyun içinde kuğu
gibiydi. Ağzımız açık ona bakıyorduk. Herhalde
dalmışız. Sonra kendime gelip, şezlongta bira yudumlayan
adama kaydı gözüm. Adam gülümsüyor, bir karısına, bir Ebru'ya
bakıyordu. Ama eli ile şortunu düzeltir gibi bir hareket yaptı.
Ebru herhalde havuzu ısıtmıştı ateşiyle.
Havuz Bar'ın
arkasında alt kata inen merdivenler vardı. Alt katta kadın ve
erkek tuvaletleri ve geniş bir alanda ilave şezlong ve sandalyelerin
üstüste yığıldığı depolama alanı vardı.
Ebru'ya, "Bar'ın ordaki tuvaletlere git bakalım, gelecek mi adam,
hem gelirken de bize bira al bardan!" dedim. "Başımıza
iş açacağız bak!" dedi. "Birşey olmaz!"
dedim.
Ebru çıktı
havuzdan, biraz kurulanıp tuvaletlere doğru gitti. 30 saniye sonra
adam da peşinden. Bu arada ben de kadını izliyordum, aval aval
havuzun ortasında dikilip kalmıştım. Kadın tek damla
su sıçratmadan yanımdan geçerken, bana bakıp gülümsedi ve
kırık bir Türkçeyle, "Pardon, birşey mi oldu?" dedi.
Bir an gülümsedim, "Yok, sanki olimpiyatlarda senkronize yüzme
seyrediyorum, yüzmüyor adeta suda dans ediyorsunuz!" dedim. "Teşekkür
ederim, gençliğimde yapmıştım o sporu, ordan kalma!"
dedi. "Yani halen sporun içindesiniz, çünkü daha çok gençsiniz!"
dedim. "Oooo, kadınlarla konuşmayı biliyorsunuz!" dedi.
Ben de, "Aslında
suda olmasak elimin ayağımın titrediğini görürdünüz!"
dedim. "Neden ki?" dedi. "Hayranlıktan!" dedim. "Ay
teşekkür ederim, ben Olga!" dedi suda elini uzatıp. "Ben de
Furkan!" dedim. "Sizin de yanınızda hayran olunacak kadar
güzel bayanlar var, kim onlar?" dedi. "Karım ve
baldızım!" dedim. "Baldız baldan tatlı mı,
siz Türkler öyle diyorsunuz ya! Havuzdaki hareketlerden onu anladım da!"
dedi gülerek. Gülümsedim cevapsız.
Olga, "Türkçeyi
nerde öğrendin diyeceksiniz, klasik soru. Kocam Boris Ankara'da resmi görevli 4
yıldır!" dedi. "Ya siz?" dedim. "Ben de
çevirmenlik, tercüme, kendimce birşeyler yapıyorum vakit geçsin diye!"
dedi. "Ne kadar buradasınız?" derken elinde biralarla önce
Ebru geldi, ardından da Boris. Olga, "Tanıştıralım,
hem daha çok sohbet etme şansımız olur, böyle güzel konuşan
bir adamla daha çok sohbet isterim. (muzipçe gülümseyip) Yarım saat sonra
olur mu?" dedi. "Karıma bakayım, odaya gitmişti, sonra
birşeyler içeriz hep beraber!" dedim. "Peki!" dedi. Ben havuzdan
çıktım, Ebru, "Yürü odaya gidelim!" dedi. Biradan bir
fırt aldım. Herşeyi bırakıp villalara doğru
yürümeye başladık. Tam o sırada Boris'e baktım,
bıyık altından gülümsüyor derler, ya tam da öyleydi
bakışları.
Yolda Ebru anlattı.
"Tuvalete girdim çıktım, biri elimi tuttu çekti beni, ben sen
sandım bir an, sonra bu adammış! O sandalyelerin olduğu yer
var ya, labirent gibi, arasına yürüttü, ne diyeceğimi bilemedim, direk
dudaklarıma yapıştı, bana Türkçe çok güzelsin dedi. O kadar
seri hareket ediyordu ki, dili dilimi resmen sikti, elini bacaklarıma
attı ve bikinimin içinden kalçalarımı sıkmaya
yoğurmaya başladı. Elim otomatikman şortuna gitti. Önce
şortun üstünden okşadım, sonra da elime aldım. O an
parmakları içime girdi. Bir sesler oldu, yakalanacağız diye
elinden kurtulup Bar'a geldim. Biraları almış gelirken iki
adım arkamdan gelip, Tadın damağımda dedi. İçimden bir
ses cevap ver dedi. Benim de dedim adama!" dedi.
Ebru, "Yanıyorum,
sikilmek istiyorum Furkan!" dedi. "Sen geç villana, ben iki dakika benimkine
bakıp garantiye alayım!" dedim. Villaya girdim, karım
perdeleri kapamış yatıyordu. "Nasıl oldun?" dedim.
"Kötü!" dedi. "Ağrı kesici al!" dedim. "O da
adeti düzensizleştiriyor biliyorsun, sonra 20 gün parça parça 2 gün çekecğim!
Aşkım sen git eğlenmene bak, uyumak istiyorum!" dedi.
Çıktım, Ebru'nun villasına gittim. Ebru yatağa
yatmış çırılçıplak, bir eli amında, diğer
eli göğüslerini sıkıyor, gözler kısık, "Gel ne
olur, gel sok artık!" dedi...
Derin bir, "Ohhhh!"
çekti daha kafası girince. Birkaç kez gidip geldim, "Oh oh oh oh!"
diye klasik Ebru orgazmı başladı. "Çok doldum, yürürken
yolda sokacaktım elimi amıma, ohhhh sik aşkım, sikkk!"
diyor, kalçalarını ittirip beni kendine çekiyordu. "Şimdi
seni Boris sikse daha iyi olurdu sanırım!" dedim. "Boris mi,
adını nerden öğrendin?" dedi. "Karısı da Olga!"
dedim. "Ohhhhh, sikişecek miyiz Olga ve Boris'le?" dedi. "Sikişelim
mi?" dedim. "Eveeeet!" diye tekrar tekrar orgazm olmaya
başladı. Halen azgındı ama...
"Olga bizi tanıştırmaya ve
birşeyler içmeye çağırdı!" dedim. "Bekletmeyelim
o zaman! Hadi aşkım
boşalt döllerini heryerime, sonra da gidip daha çok tahrik olalım,
ohhhhhh, sik amcığımı, ağzıma yüzüme boşalt,
aşkımmm ohhhh, hadi Boris beklemesin!" dedi. "Verecek misin mi yavrum Boris'e?" dedim. "Vereceğimmm!" dedi. "Ohhhh,
ben de Olga'yı sikeceğim!" dedim. "Sik aşkım, hem
de ben sikilirken yanımda sikkkk, ohhhh, aşkımmmm, çok istiyorum
o kabuklu yarağı yemek, elime alınca kimse gelmese domalıp
siktirecektim orada!" dedi. "Ohhhh, geliyorum!" dediğimde,
kalkıp oturdu önüme, yarağımı ağzına alıp
somura somura boşalttı yarağımı...
Havuz
başına gittik, Olga hepimizi tanıştırdı. Sikişten
dolayı kıpkırmızıydık sanırım, Boris de
Olga da sırıtıyorlardı. Havuza girdik biraz vücut
ısımız düşsün diye. Ebru biraz daha cüretkar bir bikini
giymişti. Gözler birbirine kilitlenmişti, Olga ile ben, Boris ile Ebru.
Boris hareket yaptı, bira içelim mi diye. Kafa salladık.
Çıkıp kurulanıp peşlerinden Bar'a gittik. Barmen imalı
imalı bakıyordu biraları alırken. Olga, "Çabuk
geldiniz?" dedi. Ben de, "Ebru'yu Boris hazırlamış
zaten!" dedim. Gülüştük sırf. Ebru utanıp gözlerini
kaçırdı Boris'ten...
Boris, "Ne
yapalım, bizim odaya geçelim mi?" dedi. "Yok, tüm gün ortadan
kaybolmak doğru olmaz, çocuklar falan arar, ortalık
karışmasın, akşam daha müsait!" dedim. Boris ve Ebru'nun
hevesi kırılsa da, Olga lafa girdi, "Furkan doğru söylüyor,
Svetlana da var hem, arar odaya gelir falan, mantıklı olalım!"
dedi kocasına. Ben de Ebru'ya, "Siz gidip ateşi biraz daha
harlayın!" dedim. Boris anlamamıştı sanırım,
"Harlamak?" dedi. Ebru, "Gel!" dedi Boris'e, tuvaletlere
doğru yürüdü, Boris de 5 metre arkasından. Olga bana bakıp
gülümsüyor, "Biz ne zaman harlayacağız?" diyordu. "Gel o
zaman!" dedim. Biz de lavabolara yürüdük...
Usulca
sandalyelerin arasına girdik. Boris iki parmağını ebrunun
amcığına sokmuş, diğer elinin orta parmağı
göt deliğinde, Ebru Boris'in yarağını avuçlamış,
deliler gibi öpüşüyorlar. Ebru'nun hareketlerinden
anladığım kadarıyla Boris'in parmaklarıyla orgazm
oluyordu. Sesimizi duyunca göz ucuyla bakıp devam ettiler, tüm otel gelse
o an duracak durumda değillerdi zaten. Birkaç metre ötelerine labirentin
köşesine doğru geçip, Olga'nın dudaklara yumuldum. Bir elimle
göğüslerini sıkarken, diğeriyle götünü avuçlamış
okşuyordum. O da elini yarağıma atıp okşamaya
başladı.
Bir dakia geçmeden
sandalye yığınına Olga'nın ellerini dayayıp,
kalçasını geri doğru alıp, arkasında yere çöktüm,
amını ve göt deliğini yalamaya başladım. "Uhhhh,
buna dayanamam işte, aklımı mı okudun?" dedi
fısıltıyla. Sol tarafımızda birkaç metre ötede Ebru
diz çökmüş Boris'in yarağını koparırcasına emiyor,
Boris de hafif bükülmüş halde Ebru'nun göğüslerini okşuyordu.
Sağ tarafımda bir hareket sezinledim, kafamı çevirmeden göz
ucuyla baktım, ama Olga'yı yalamaya devam ediyordum. Olga, "Offf,
offff, ohhhh!" diye inlerken, 10 metre ötemizde sandalye
yığınının arkasında bir gölge gördüm. Ayağa
kalkıp yarağımı Olga'nın amına sapladım. Derin
bir, "Ohhhhh!" çıktı ikimizden de. Olga, "Dayanamadın
mı?" dedi fısıltıyla. "Dayanılır
mı bu güzelliğe?" dedim. "Sik o zaman!" dedi...
Hafif kafamı
çevirdim, yine göz ucuyla baktım. Temizlikçilerden biriydi, zenci bir
kadın. Farkettiğim, aşağısı görünmese de eli
hareket ediyordu, bizi seyredip kendine dokunuyordu. Bu arada Boris
boşalmış, Ebru yalanıyordu. Şimdi solda 2 seyirci,
sağda bir seyirci varken, yarım saat önce
tanıştığım Rus karısının amına
pompalıyordum. Olga titriyor, orgazm oluyor, kasılıp tekrar
salıyordu kendini. Boşalacağımı hissettiğimde
yarağımı aniden amından çekip göt deliğine
bastırdım. "Ahh!" diye küçük bir çığlık atsa
da, flop sesiyle götüne daldım. "Bu muhteşem!"deyip
parmaklarını amına atıp tekrar titreyip kasılmaya
başladı. İşte o an ılık ılık aktım
götünün içine...
Kafamı
çevirdim aleni, zenci temizlikçi kadınla gözgöze geldik. Kadın
fırlayıp kaçtı. Hepimiz toparlanıp teker teker
çıktık labirentten. Ben Ebru'yla bar'a doğru giderken, "Aşkım,
Boris yarağını sokmadan parmaklarıyla 3 kez orgazm etti
beni!" dedi ve yanağımdan öpüp, "Sen de iyi siktin
karıyı!" dedi göz kırparak. Biraları alıp bizim
şezlonglara gittik. Boris, "Başlangıcı böyleyse gece
çok güzel olacak!" dedi. Gülüşüp sohbet ettik...
Akşam
yemeği için hazırlanmaya gittik. Karım uyanmış, ama
darmadağın halde yatakta oturuyordu. "Ağrıdan
uyuyamadım!" dedi. Duş alıp hazırlanırken oğlumuz
geldi, onu da duşa sokup, sonra da giyinmesi için birşeyler
çıkardım. "Gelebilecek durumda mısın?" dedim. "Yok!"
dedi karım. Restorana gidip yiyecek birşeyler aldım. "Şu
ağrı kesiciyi iç!" dedim. "Yok, bu gece dinlenirsem sabaha
geçer umarım!" dedi. "Ama aklım sende kalıyor!"
dedim. "Yok aşkım, sen git tatili zehir etme, bak ben de
üzülürüm!" dedi. Oğlan fırlayıp gitti zaten, ben de
çıkıp Ebru'nun kapıyı çaldım.
Onun oğlanlar
da gitmiş. Siyah kısa fırfırlı eteği olan
boyundan bağlamalı sırtı açık bir elbise giymiş,
ayağında rugan topuklu ayakkabıları, sütyensiz
göğüsleri. Küçük salınışlarda eteği kaldırıp
baktım, siyah bir tanga. Azıcık makyaj yapmış. "Ufff
yavrum, Boris'e mi süslendin böyle?" dedim. "İstersen gitmeyelim
onların yanına, tüm gece sik beni aşkım!" dedi ama
yarım ağızla. "Siktir ordan, amcığın
şimdiden suları salmış Boris diye!" dedim götünü
avuçlayıp. "Doğru valla!" dedi kırıtıp
gülerek. Sonra çantasına uzanıp, "Şunu iç!" dedi. "Ne
bu?" dedim. "Zerzevatın ilaçlarından, doktor vermişti,
bu gece sana lazım olacak!" dedi. "İhtiyacım yok!"
dedim artistçe. "Bence iç, Olga seni mahvedecek!" dedi. Aldım
içtim.
Yemek salonuna
girince Olga el kaldırdı oturdukları yerden. Yanlarına
gidince ikisi de ayağa kalktı. Sanki Ebru ile sözleşmişler,
Ebru'nun kıyafetinin sarısı vardı Olga'da da. Ebru
gülümseyip bir marka söyledi, Olga da, "Evet, aynı marka!" dedi.
Erkekler olarak kalkıp tabak hazırladık. Sonra içecekler geldi.
Hepimiz rakı söyledik. Herkes sessiz ama seri biçimde birşeyler
atıştırdı, ama sadece birkaç lokma. Rakı bitince
kalktık...
Odaları bizim
villalarının çaprazındaydı. Villalar tarafına geçip,
yürüyüş yoluna girince, Boris Ebru'yu çekip öpmeye, götünü avuçlayıp,
sarılarak yürümeye başladı. Bense Olga'nın elini tuttum. Olga
diğer eliyle pazumu tutup, başını omzuma koydu ve "Çok
incesin!" dedi kulağıma. Odalarına girince birer shot
tekila doldurdu Boris, şerefe deyip fondipledik. Boris Ebru'yu
kucağına oturttu koltuğa oturup. Olga da beni koltuğa
oturtup önümde diz çöktü, fermuarımı açtı ve "Bugün beni
tek sikişte defalarca orgazm eden şu yarağı yalamak istiyorum!"
dedi. Yarağımı avuçlayıp, "Hımmm!" dedi ve
kafasını yalamaya başladı. Diliyle yarağımın
ucunda daireler çiziyor, resmen içimi çekiyordu.
Bizimkilere
baktım, Boris çoktan, elbisesini bile çıkarmadan koltuğa
domalttığı Ebru'nun tangasını kenara çekip, amına
köklemişti. Gün içinde iki kez sevişmiş boşalmış
ama sikişememişlerdi, sabırları kalmadı diye
düşündüm.
Olga'nın yalaması
biraz daha sürse ağzına boşalacaktım Olga'nın. Elbisesini
çıkardım, sadece ayakkabıları kaldı. Koltuğa
sırtımı dayayıp oturdum ve kucağıma aldım. Bacaklarını
kırıp oturdu ve eliyle düzeltip yarağımı
hizalayıp içine aldı. O kadar yavaş oturup kalkıyor,
kalçalarını oynatarak yarağımı kafasına kadar
getirip tekrar amına gömüyordu. Ben de dudaklarını, boynunu,
göğüslerini öpüyor yalıyordum. Ama öylesine yavaştı ki,
sanki ağır çekimdeydik. "Bugün amımdan çıkıp
hemen götüme soktun ya yarağını, ben hayatımda öyle bir
şeyi ilk kez yaşadım, sanki hem götümden hem amımdan orgazm
oldum, harikasın!" deyip boynuma sarılmış,
yüzümü öpüyordu...
Ebru da, "Sik,
sik hadi, daha çok sok, dünden beri amımın suları kesilmedi,
gözünle siktin, şimdi de yarağınla sik, ohhhh!" diye
bağıra bağıra inliyordu. Boris amını sikerken
orta parmağını da götüne sokmuş, parmağıyla götünü
sikiyordu Ebru'nun. Onlar ne kadar erotizmdeyse, biz de o kadar
romantizmdeydik. Ebru'nun sesi kaplıyordu odayı, "Oh oh oh oh!"
diye. Boris de dayanamayıp boşaldı. Bense, Ebru'nun verdiği
haptan mı, ortamdan mı, ben daha yeni başlıyorum gibi
hissediyordum...
Olga bana birden, "Şimdi!"
deyip kalktı, amından çıkan yarağımı tutarak
götüne soktu ve "Bak yine oluyor!" diyerek, bu kez çok daha
hızlı oturup kalkıyor, "Offff, Furkannn, offf!"
diyordu. Kafamı çevirdim, Ebru ile Boris koltuğa yıkılmış
halde bize bakıp, Olga'nın delirmesini seyrediyorlardı. İki
elimle kalçalarını tokatlarken, Olga götündeki yarağımla
dansöz gibi kıvırıyor, iki eliyle çektiği kafamı
göğüslerine bastırıyordu.
Sanki kısacık gibi gelse de,
bir saatten fazla olmuştu odaya gireli. Daha dayanırdım da,
iyice yavaşlayan Olga'nın hareketlerinden sonra ben de
bıraktım kendimi ve götünün içine boşaldım.
[Furkan]
|