Unutulmaz Yılbaşı! (Vedat 30 Y., İstanbul)
Adım Vedat,
30 yaşındayım ve bir şirkette müdür
yardımcısı olarak çalışmaktayım. Fena kazanmayan,
maddi durumu yerinde, çevresi tarafından sevilen ve saygı gören birisiyim.
Karım Eda ile de 3 senedir evliyiz. Karım 27 yaşında, 1.70
boyunda, esmer, yuvarlak göğüslü, kısa küt saçları olan, ince
bir beli ve kıvrımlı bir poposu olan, gayet bakımlı ve
modern bir kadındır. Kendisi de sektöründe epey ün yapmış
bir firmada iyi bir pozisyonda çalışmakta. Karımın
çalıştığı firmada, daha sonra da ailecek
tanışıp görüşmeye başladığımız
Vildan isminde bir arkadaşı var.
Vildan, 29
yaşında, hafif balık etli, sarı dalgalı saçları,
hoş bir beyaz teni, yeşil gözleri, iri tombul ve giydiği hiçbir
şeye sığmayıp da taşacakmış gibi duran
göğüsleri, geniş bir poposu olan, gayet alımlı bir
kadındır. Dediğim gibi, karımla Vildan birbiriyle çok
sıkı fıkı olunca, biz de ailecek görüşmeye, akşam
ziyaretleri yapmaya ve hafta sonları çeşitli etkinliklere
gitmeye başladık. Böylece ben de Vildan'ın kocası Basri ile
arkadaş oldum. Bu gittiğimiz yerlerde gözüm sürekli Vildan'a
takılıyordu. Karım aslında Vildan'a göre daha modern, daha
çekici duran bir kadındı, ancak Vildan'ın o büyük memeleri, geniş
poposu beni daha fazla etkiliyordu. Tayt giydiğinde poposuna, dekolte
giydiğinde memelerine bakmaktan kendimi alamıyordum.
Hele bir seferinde
dördümüz onların Marmaris'teki yazlıklarına 1 hafta kalmaya
gitmiştik ki, Vildan'ı ilk kez bikini ile orada görme şansı
yakalamıştım. Orada kaldığımız 1 hafta
boyunca Vildan'a azıp karımı rahat bırakmamış,
sürekli sikmiştim. Biz daha karımla çocuk düşünmüyorduk, ama
Vildan şimdiden bir çocuk yapmıştı, 2 yaşında da
bir oğlu vardı. Doğum yapmasına rağmen de
aldığı birkaç ekstra kilo dışında hiçbir
fazlalığı yoktu. Vücudunu gayet güzel korumuştu.
Aralık
ayının ilk haftasında Vildan'lara misafirliğe
gitmiştik. Vildan, altında dar bir siyah ev taytı, üstünde de
poposunun yarısına kadar gelen bir kazakla karşılamıştı
bizi. O bol ve kalın kazağa rağmen büyük memelerinin şekli
rahatça belli oluyordu. Vildan'ın bu sade fakat şık
tarzının aksine, karım (kış olmasına rağmen)
miniden biraz daha uzun sayılacak kumaş bir etek, içinde siyah tül
bir çorap ve üstünde de epey dar bir siyah uzun kolluyla oturuyordu. İkisi
de birbirinden tatlı ve sexy olmuşlardı o gün.
Yılbaşına
birkaç hafta kalması nedeniyle, Basri bize, "Ee bu sene
yılbaşında ne yapıyorsunuz?" diye sordu. Covid-19
pandemisi sebebiyle, "Bu sene herhalde evde otururuz,
dışarıya çıkılmaz gibi..." dedim. Karım da, "Evet
ya, sanırım evdeyiz..." dedi buruk bir havayla. Basri karısına
sarılarak, "Biz de evde olacak gibiyiz... Eee ne dersiniz, yeni
yıla birlikte girelim bari yalnız yalnız
oturacağımıza?" dedi. Karıma baktım ve "Aslında..."
dememe kalmadan, "Ayy valla çok iyi olur!" diyerek teklifi kabul
etti. Her ne kadar bana sormadan bunu kabul etmesine biraz bozulsam da, daha
iyi bir opsiyonumuz yoktu ve en azından yalnız girmek yerine
dostlarımızla eğlenerek girecektik. Vildan, "Niye apartmana
tıkılıyoruz ki? Bizim dağ evine gidelim, hem kar falan
eğlenceli olur!" dedi. Birbirimize baktık ve kısa bir
sessizlikten sonra herkes teklifi mantıklı bulup kabul etti.
Sonraki haftalarda
ufak ufak hazırlıklar yapmaya başlamıştık. 31
Aralık olmuştu. Benim arabam
4x4, dolayısıyla kar tutuşu daha iyi olduğundan, benim arabaya
atladık yola koyulduk. İstanbul'dan uzaklaşıp yükseklere
çıktıkça hava değişmeye başlamış, etrafta
epeyce kar görmeye başlamıştık. Yaklaşık 2
saatlik bir yoldan sonra dağ evine ulaştık. Fazla büyük olmayan,
iki katlı bir dağ eviydi. Çam ağaçlarının altında,
karlı bir görüntü ile birlikte resmen kartpostallardaki evlere
benzemişti. Karım daha ilk görüşte, "Ayyy çok güzeeel!"
diyerek koşup evi incelemeye başladı. Biz de Basri ile arabadakileri
mutfağa taşıdık. Saat daha öğlen 2 olmuştu.
Hindi, şarap, şampanya, kasalarca bira, viski, çerez, tatlı,
abur cubur, aç pişir bir sürü yemek, et, köfte vs. resmen haftalarca
kalsak bitiremeyeceğimiz kadar malzeme getirmiştik.
Hatunlar içeriye
girip üstlerindeki fazlalıktan kurtuldular. Karım da bu sefer tayt
giymişti, ama üstüne giydiği beyaz bodyi içine sokarak poposunu
meydana çıkartmıştı. Vildan ise bol bir kot giymiş,
üstüne de bir örgü kazak geçirmişti. Vildan'ın sadeliği ve karımın
klasik giyim tarzı harika bir kombin yaratıyordu. Biz Basri ile
verandaya çıktık ve barbeküyü yakarak yavaştan öğle
yemeklerini hazırlamaya başladık. Karımla Vildan da ön
tarafa doğru çıkıp gezmeye, kar topu oynamaya, gülüp
şakalaşmaya başladılar. Basri, "Ne güzel
anlaşıyorlar değil mi?" dedi. Gülümsedim ve "Aynen
öyle, iyi arkadaş oldular!" dedim. Biraz konuştuktan sonra Basri,
"Eda da güzel giyiniyor, hem de kış olmasına rağmen..."
dedi ama sonra garipsememem için, "Yani fazla ince değil mi?
Üşütecek..." dedi. O sırada Vildan ve karım da aralarında
fısır fısır bir şeyler konuşuyorlardı. Pek
anlam verememiştim.
Daha sonra hatunlar
bizim yanımıza geldiler, ama karımla Basri arasında garip
bir yakınlık vardı. Karım, Basri'nin ağzına
girecek kadar dibine sokularak, "Ee doyuracak mısınız bizi?"
dedi. Bu laf nereye çekersen oraya gelecek bir laftı. Basri de
gülümseyerek, "Doyuracağız merak etmeyin!" deyip, karımın
belini sıvazladı. Aşırı kıskanç, geri
kafalı, karısına baskı uygulayan bir tip olarak gözükmemek
için olanları sadece izliyordum, ama karımla Basri nerdeyse sarmaş
dolaş yanımda duruyorlardı. Hepimizin arasında bir
samimiyet vardı elbette, ama ilk kez karımla Basri'yi bu kadar
yakın görüyordum. Yapacak bir şeyim olmayınca (Madem karımla
Basri bu kadar samimiyse, ben de Vildan'a biraz
yakınlaşırım!) diye düşündüm. Ama olayların
başlangıcının, kırılma noktasının bu
olacağını ve onların planlarına yağ
süreceğimi hiç düşünmemiştim.
Vildan'ın
yanına gidip, koluna girerek, "Ne güzel olmuş bugün
saçların!" dedim. Vildan da (aynı karım gibi) cilve yaparak,
"Ay çok teşekkür ederim!" dedikten sonra, alakasız bir
şekilde pazularımı sıkarak, "Sen kas falan mı
çalışıyorsun, sertleşmiş bu kollar..." dedi. O anda
karım terbiyesiz bir espri yaparak, "Bırak kız kocamla
oynamayı, başka yerini de sertleştireceksin, sonra bana
patlayacak!" dedi. Ben hariç hepsi de bu espriye kahkahalar atarak
güldüler. Ben ise olanları anlamaya çalıştığım
için yalandan bir tebessümle geçiştirdim olayı. Konu kapansın
diye, "Hadi içeriye geçin de tabakları hazırlayın, etler
oldu!" dedim. Karım, Basri ve Vildan içeriye gidince, ben de etleri
bir tepsiye boca ederek içeriye girdim.
Ancak içeride yine
garip bir görüntü vardı. Karım, Basri'nin yanında oturuyordu,
ama koltukta yan dönmüş bir halde bacaklarını Basri'nin dizine
doğru uzatmıştı. Basri'nin de bir eli karımın
bacağının üstünde duruyordu. Garipseyerek baktım. Karımla
konuşmam lazımdı. Mutfağa gidip karıma seslendim,
"Eda, yardım eder misin bir saniye?" diye. Karım
mutfağa gelince, "Eda, ne yapıyorsun ya? İçerideki haller
falan ne öyle? Adamın kucağına oturmuşsun resmen!"
dediğimde, "Aa, çok ayıp ya, duymamış olayım
senden bunları. Ne var yani, ne zamandır arkadaşız,
ayaklarımı uzatmam gerekti öyle uzattım!" dedi. Bir
şey de diyemiyordum ve o arada Vildan mutfağa girince konu
kapandı...
Öğleden sonra
saat 3 gibi oturduğumuz sofradan akşama kadar (nerdeyse hiç) kalkmamıştık.
Bir yandan yemeğimizi yerken içkiler de su gibi gidiyordu. Akşam Saat
8 gibi televizyonu açtık, müzik eşliğinde içkiye devam ettik.
Basri, "Ya eskiden televizyona ne güzel dansözler falan çıkardı,
keyifle izlerdik!" dedi. Ben, "He valla!" diye onaylayınca,
karım da, "Dansöz izlemeyi çok mu seviyorsunuz?" dedi. Basri, "Olsaydı
fena olmazdı hani, değil mi?" diye bana baktı. Ben de
öylesine, "Hı hı!" dedim. Karım birden, "Kalk kız
Vildan!" diyerek Vildan'ı elinden tutup kaldırdı. Sehpayı
kenara çektiler. Vildan telefonuyla internetten bir oryantal müzik
bulduktan sonra, karımla karşılıklı dansöz gibi kıvırmaya
başladılar. Vildan'ın geniş götü ve karımın
sıkı götü ritmik bir şekilde sallanıp titrerken, bize de
müthiş iç gıcıklayıcı bir görüntü sergiliyorlardı.
Bir süre sonra
Basri de kalkıp yanlarına yanaştı. Oynarlarken eller
birbirlerinin bellerine, boyunlarına ve hatta bazen bacaklarına
gidiyordu. Basri bazen Vildan ile oynarken, ara sıra da dönüp karımla
karşılıklı oynuyordu. Bu durumu epey garipsemiştim,
ama bir şey de diyemiyordum. Karım birkaç dakika sonra yanıma
gelerek, "Aa hayatım sen niye oturuyorsun, kalk hadi!" diyerek
beni elimden tutup kaldırdı. Ben de ortamı bozmamak için dans
ediyormuşum gibi yapıp, el çırpmaya başladım.
Hatunlar yarım
saate yakın oryantal yaptıktan sonra, karım, "Ay yoruldum
ben!" diyerek gitti oturdu. Biz de müziği kapatıp oturduk, ama
bu sefer oturma planı değişmişti. Vildan benim
yanımdaydı ve Basri de karımın yanına oturmuştu. Karım
resmen Basri'nin kucağına oturacak kadar
yaklaşmıştı. Vildan'ın da eli benim
bacağımın üstündeydi ve kafasını omzuma
yaslamış halde oturuyordu. Biraz daha içki içip, sohbet ettikten
sonra, karım Vildan'a, "Hadi kız, artık gerçek eğlence
başlasın!" diyerek kalkıp Basri'nin kucağına
oturdu. Ben şok olmuştum. "Eda, ne yapıyorsun sen!
Sarhoş oldun herhalde?" dediğimde, Vildan elini bacak arama
doğru atıp taşaklarımı hafifçe sıkıp
bırakarak, "Eda'ya kızma, bugünlük senin karın benim!"
deyip boynuma bir öpücük kondurdu.
Olanlara anlam
veremiyordum. Hepsi sarhoş olmuş değildi ya? Hatta
olanların sarhoşlukla alakası bile yoktu. Şaşkınlığımı
gördüklerinde bana bir açıklama yaptılar. Meğer Vildan önceden eş
değiştirme konusunu karıma açmış, kendi
aralarında taa Ekimden beri konuşuyorlarmış. Basri de
dünden razıymış tabii, epeydir beğeniyormuş karımı.
Bunların üçü fikir birliği yapınca da geriye sadece beni ikna
etme meselesi kalmış.
Bu açıklama daha
da canımı sıkmıştı, ayağa kalktım ve
"Eda yürü, toparlan gidiyoruz!" dedim. Eda beni kapıda
yakaladı, "Aşkım niye böyle yapıyorsun? Tanıyoruz
onları, kötü bir şey olmayacak. Aramızda ufak bir
Yılbaşı eğlencesi olacak bu, niye abartıyorsun bu
kadar?" dedi. O kadar masum söylüyordu, o kadar cilveliydi ki, içim
gidiyordu ona. "Eda, ne dediğinin farkında mısın sen? Karımın
bir başkasıyla sikişmesine razı olmamı mı
istiyorsun?" dedim. Karım da, "Ama öyle düşünme
aşkım, sen de onun karısını becereceksin!"
deyince bu laf istemsizce sikimi sertleştirmişti. Karım gülümseyerek
önümü sıkarak, "Hem senin de hoşuna gitmiş bak, gel işte
bozma bu geceyi!" dedi.
Artık ben de film
kopmuştu, "Tamam ulan!" dedim. İçeriye girince ikna
edildiğimi anlayan Vildan, "Hah şöyle yaaa!" dedi. Biz daha
yerimize oturmadan, onlar da kalktı ve "Üst kata çıkalım!"
dediler. Vildan ve ben önden yürüyorduk, karımla Basri de arkadan
geliyorlardı. Üst kat çatı katıydı, alt kata göre daha
dardı ve sadece 2 oda vardı. Geniş yatağın
bulunduğu odaya girdik. Basri hemen karımı yatağa
yatırdı ve boynunu öpmeye başladı. Tabii onlar bu durumu çoktan
özümsediği için rahat davranıyorlardı, ama bende halen bir
tutukluk vardı.
Vildan beni yatağa
oturttu ve geniş poposunu bastırarak kucağıma
çıktıktan sonra dudaklarıma yumuldu. Vildan'ın etli ve
güzel dudaklarını öperken bir yandan da poposunu avuçlamaya başladım.
Ellerim Vildan'ın gemiş götünü yoğururken, dudaklarım da adeta onun
dudaklarını yiyordu. Vildan birkaç dakika sonra dudaklarını
dudaklarımdan kurtarıp, üstündeki kazağı çıkarttı.
Kazak çıkınca Vildan'ın devasa memeleri serbest
kalmıştı. Sütyen yoktu. Hemen o bembeyaz memelere yumuldum. Ben
memelerini emerken Vildan kafasını geriye atmış,
ağzını yarım açmış ve gözleri kapalı bir
biçimde inliyordu.
Bir süre sonra
Vildan yavaşça kıvrılarak kucağımdan inip yere diz
çöktü. Kemerimi ve fermuarımı açtı, pantolonumu
sıyırıp çekerek çıkarıp attı. Ben de o arada
kendi kazağımı çıkarttım. Vildan'ın önünde boxerla
kalmıştım. Vildan, dişleriyle boxerımı da
indirince önünde çırılçıplak kaldım. Vildan sikimi adeta
yiyecekmiş gibi ağzına alıp hızla emmeye
başlayınca, keyifle kafamı geriye doğru attım. Bir ara
gözüm karımla Basri'ye takılmıştı. Basri'nin ince
vücuduna ve tıknaz görüntüsüne rağmen, hatırı
sayılır büyüklükte ve epey de kalın bir siki vardı. Karım
da büyük bir keyifle onun sikini emiyordu. Açıkçası onu öyle görünce
biraz kıskanmış ama keyif de almıştım.
Onları izlerken resmen Vildan'ı boğarcasına bastırıyordum
sikime.
Vildan sikimi
tükürük içinde bırakmıştı ve gayet de güzel emiyordu.
Karım o kadar da sakso seven birisi değildi, ama Basri'nin sikine güzel
bir muamele çekmişti. Vildan da sanırım kocasından
dolayı bu sakso çekme işini epey biliyordu. Ara sıra sikimi
bırakarak taşaklarıma doğru eğiliyor, taşaklarımı
ağzına alıp biraz emiyor ve bırakıp yine diliyle
sikimin başına kadar çıkıyordu.
Basri bir süre
sonra karımı yatağa sırtüstü yatırdı ve üstünde
kalan son şey olan kırmızı tangayı da çıkartıp
attı. Karımın güzel bacaklarını aralayıp, incecik
bedenini okşayarak amını yalamaya başladı. Ben de
Vildan'ı karımın yanına yatırdım ve üstündeki
pantolon ve altındaki mor dantelli külotunu çıkartıp kenara
fırlattım. Şimdi hatunların ikisi de çıplak bir
şekilde yatıyorlardı. Ben de Vildan'ın
bacaklarının arasına girip, etli amcığını
yalamaya başladım.
Basri, "Hadi
ortak, uçuralım şu orospuları!" dediğinde içim biraz
tuhaf olmuştu. Yanımda karımı sikecek ve ben de onun gözü
önünde onun karısını becerecektim. Karım, "Hadi uçurun
bakalım!" diyerek gülümsedi. Ben de Vildan'ın amını
yalamayı bıraktım ve sikimi yavaşça amına
dayadım. Basri de kocaman sikinin kafasını karımın amına
dayamış ve bastırmaya başlamıştı. Basri'nin
kalın siki, karımın incecik çizgi gibi gözüken amını
epey zorluyordu. Ben de Vildan'ın amına sikimi bastırdım ve
biraz yüklenince tamamen içine girdim. Etli amı hemen sikimi sarmalamıştı. Karımın sikilişini
gördükçe resmen daha da hırslı bir biçimde köklüyordum Vildan'a.
Vildan altımda çığlıklar atıyordu ve meme uçları
dimdik olmuştu. Karım ise o kocaman siki amına almanın
verdiği acı ve zevk karışımıyla deli gibi
inliyordu. Karımın sikilmesi sanırım beni hem
heyecanlandırmış, hem kızdırmış, hem de müthiş
tahrik etmişti.
20 dakika kadar hatunları
yan yana siktikten sonra ben pozisyon değiştirip Vildan'ı
kucağıma aldım. Bu sefer karımın yanında ben
yatıyordum ki, ben yatağa yatar yatmaz Basri de pozisyon
değiştirerek karımı domalttı. Ben bir yandan karımla
öpüşüyor, diğer yandan da Vildan'ın kucağımda
hoplamasıyla mükemmel bir zevk alıyordum. Basri sanki beni kudurtmak
için, "Ohhh, karın gerçekten daracıkmış dostum!"
diyordu. Vildan da kocasına nispet yaparcasına kucağımda
daha hızlı hopluyor, daha tutkulu bir şekilde inliyordu. Kasıklarımızın
hızla çarpmasıyla çıkan şlap şlap sesleri tüm
odayı kaplamıştı.
Nerdeyse
yarım saattir sikişiyorduk. Basri inlemesini artırarak karımın
amına kökledi ve üstüne yığıldı. Karım Basri'nin ağırlığı
altında resmen perti çıkmış bir şekilde yüzüstü uzandı.
Bende jeton geç düştü ve "İçine boşalmasaydın bari!"
dedim, ama kimse kimseyi dinleyecek halde değildi. Ben de ufaktan gelmeye
hazırdım. Vildan tam bir seks makinesiydi, dur durak bilmeden
zıplamaya devam ediyordu. Geleceğim zaman Vildan'ı belinden
tutup kucağıma bastırdım ve içine akıttım
döllerimi. Vildan da orgazm olmuştu ki, üstümden inmeden boynumu öpüyordu.
İlk boşalmamın şiddetiyle amını doldurmuştum
ve hatta döllerim bacaklarımdan sızıp yatağa damlamaya bile
başlamıştı.
Karım
bitmiş halde yatıyordu. Ama Basri erkekliğini gösterecekti ya, "Hadi
kızlar, biraz toparlanın daha gece yeni başlıyor!"
dedi. Dinlenme esnasında Vildan bize alt kattan birer kadeh viski, çerez,
çikolata falan getirmişti. Ben Vildan'ın getirdiklerini yiyip
içerken, Vildan da benim sikimi emmeye başlamıştı. Basri'ye,
"Karın çok azgınmış, doymak nedir bilmiyor!"
dedim. Basri karımın göt deliğini okşayıp, hafiften
parmaklarken, "Öyledir o, kolay değil. Kaç kere eş
değiştirme yaptık, kolay kolay doyurabilene daha denk gelmedim!"
dedi. Ben de, "Bu olay sizin için normalleşti sanırım?"
dedim. Basri gülerek, "İlk seferi biraz tuhaf gelir insana, ama sonra
zevkini alınca bırakamazsın. Sizin için de bundan sonra gittikçe
normalleşecek!" dedi.
Basri niyetliydi,
karımı bir posta da götten sikecekti. Vildan da beni yükseltmeye
çalışıyordu, ama onun saksosundan ve vücudundan ziyade,
karımın sikilmesini görmekten daha çok tahrik oluyordum ve sikim sertleşiyordu.
Bir süre sonra Vildan kulağıma, "Götümü sik!" deyince
yatağa domalttım. Karım da Vildan'ın yanına
domaldı ve biz de arkalarına geçtik. Ben Vildan'ın götüne
nispeten daha rahat girmiştim, ama karım götten yerken resmen
çığlıklar atıyordu. Basri, "Dostum daha önce hiç anal
yapmadınız mı? Bu ne darlık!" dedi. Aslında
çoğu sevişmemizde anal deniyorduk, ama yine de erkekliğe leke
sürmemek için, "Pek yapmadık son zamanlarda..." diye
geçiştirdim. Sohbet ederken bir yandan da hatunları götten sikmeye
devam ediyorduk. İkinci postalarımız ilkinden uzun sürmüştü...
Saat sabah 6'ya kadar
dinlene dinlene sikiştik. Yanılmıyorsam 5'er kere boşalmıştık.
Son hatırladığım manzara, karım ve Basri'nin
yatağın bir köşesinde birbirine sarılıp uykuya dalmasıydı.
Biz de Vildan'la diğer odaya geçtik ve oradaki yatakta sarılıp
uyuduk...
Onlar alışık
olsa da, bizim için hayatımız boyunca unutamayacağımız
bir deneyim ve yılbaşı olmuştu.
[Vedat]
|